İMAM
HATİP MACERALARI…
Sanırım
10.Sınıfın son dönemiydi ya da 11. sınıftaydım. (2005-2006) Okulda meslek
dersleri bilgi yarışması yapılıyordu yanılmıyorsam ezbere hadis okumaydı.
Yarışma duyurulunca ilk üçe girenler için 4-3-2 diye çeyrek altın sözü verildi.
Söz verildi, güzel bir söz ama sözün karşılığı nerede?
Öğretmenler
hediye olarak verilecek altınların temini için okul müdürüne gitmiş. Müdür ise
para mara yok. Kendiniz ne yapıyorsanız yapın diyerek öğretmenleri postalamış.
Onlarda okul aile birliği ve anneler birliğine gidince tüm paranın müdürde
olduğunu öğrenmişler. Ama paradan nedense müdürün de haberi yok. Bu sefer
başvuru bir vakfa yapılmış. Onlarda para yok altın yok alın size kitap diye
birkaç koli kitap yollamışlar.
İşte ben bu kısımdan sonra devreye giriyorum.
Gelen
kolilere şaşkın şaşkın bakan ve durumu ilk başta kısmen anlatan hocalara, bu işi
bu kitaplar ile halledebileceğimi söyledim. Sonrasında kolilerle baş başa
kaldım.
Okul bahçe kapısının önüne bir masa attım gelen kitapları nasıl yaptıysam kafama göre fiyatlandırdım. Başladım besmele ile kitapları ZORLA ya da isteklilere mutlu bir ifade ile satmaya…
Neredeyse
tüm okuldaki kızlar bu kitaplara yukarıdaki iki şekilden biri ile sahip oldu.
Sadece öğretmen ve öğrenciler değil, öğrencilerin yakın akrabaları bile. Ne
bereketli kitaplar ise artık hala elimde kalan olmuştu. Birkaç arkadaşla proje
geliştirdik. İstenilen rakama varmamıza az kalmış ama satacak müşterimiz
kalmamıştı. (bazı kızlara aynı kitaptan nasıl olduysa 2-3 tane bile satmıştık.
Bu zorlamalara rağmen hala yüzümüze sevgi ile bakarlar: D neyse Allah onlardan
razı olsun )
Proje
gereğince bu üç muhteşem arkadaş Yasemin –Şenay- Leyla! Namı değer yeşiller! Projemizi
de yeşillendirmek için Cuma günü Kartal Merkez Camii Cuma namazı çıkışında
tüm
yaşlı dedelere ;
- Allah rızası için alın !
- İmam hatipli çocuklara yardım için alın !
- Okumasanız da sevabına alın !
- Namazınızın kabulü için alın !
Diyerek
onlara verdiğim bütün kitapları satmışlar. Hiç unutmam ki 70 tl kazanmaları gerekirken
90 tl kazanmışlardı. Kayserili olmasalar da bu işin ruhunu taşıyan sivri zeka
arkadaşlarımız, kitapları kişiden kişiye pahallılaşan fiyatlarla vermişler.
Kimisinden İmam hatipli çocuklar için diye fazla para edinmişler. (sevap diye
adamlar vermiş)
Namaz
sonunda 1 saat içinde ellerinde 90 tl yi bulunca 70 tl sini bana vermek için
ayırıp gerisini pastanede pasta limonata ile harcamışlar.
Okula
döndüklerin de ( bu arada okuldan kaçarak kartala gitmişlerdi) olayları bana
heyecanla anlattılar. Onlara pastanede harcadıkları parayı da getirmeleri
gerektiğini bunun yanlış bir hareket olduğunu söyleyince açıklamalarına tabiri
caizse azım açık dinlemiştim.
-
- O kadar çalıştık hiç hakkımız yok mu?
- - Hem her şeyi senin dediğin paraya sattık.
- - Eksik para varsa konuş!
- - Adam İmam Hatipli Öğrencilere hayır olsun diye verdi. Biz İmam Hatipli değilmiyiz.
- - Zaten paramızda yok. İstesek de diğer parayı veremeyiz. Harcadık!
Benim
için nirvana olan sondan ikinci cümle.
“Adam İmam Hatipli Öğrencilere hayır olsun diye verdi. Biz İmam Hatipli
değimliyiz.”
Yanımdan
ayrılırken de “bak Şeyma bi daha böyle işlerde bizi çağır. Hatta tüm kitapları
bize ver biz satarız.” Dediler.
Kim
bilir benim kazandığımın kaç katını o yaşlı amcalardan çıkarırlardı. Belki her
biri bir camiye bile dağılırdı. Kar payı böyle bir şey herhalde. :D
Sonuç
olarak yeşiller ‘in desteği ile de tüm kitapları satmış. İstenilen rakamın
üstüne bile çıkmıştık tam 1 hafta içinde.
Beni
en çok üzen ise o kadar çaba sonrası bir hayırseverin tüm altınları
karşılayacağı haberinin kulağıma ulaşması.
Yeşiller
ve ben kazanan o öğrencilere çeyreklikleri takmayı sizce hak etmemiş
miydik?
...
Yorumlar
Yorum Gönder